Kadının Değişen Toplumsal Rolü ve Aile Hayatı
Ülkemizde kadınların, sahip oldukları bir uzmanlığı kullanmaktan ya da keyif aldıkları için çalışmalarından ziyade maddi zorunluluklar ve geçim sıkıntısı nedeni ile çalışma hayatında daha fazla yer aldığını görmekteyiz. Bu durum, kadının eş ve anne rollerine bir yenisini daha eklemiş oluyor; çalışan kadın rolü. Bu yeni rolünü üstlenen kadınlar hem aile hayatının hem de çalışma hayatının zorlukları ile aynı anda başa çıkmaya çalışıyorlar. Bir taraftan var olan anne ve eş olma yükümlülüklerine iş yerinde yaşadıkları sıkıntılar da eklendiğinde sonuç kadınlar için son derece zorlayıcı olabiliyor.
Çalışan Kadınlar ve Aile Hayatı
Ekonomik bağımsızlıklarını elde eden kadınlar için çalışmayan kadınların aşina olduğu eski düzen pek de geçerli sayılmıyor. Bu durum, evdeki sorumlulukların da eşler arasında bölüşüldüğü, eşlerin de ev hayatının ortaya çıkarttığı sorumlulukları bölüşmelerini gerektiren bir yapı ortaya çıkartıyor. Ancak Türk toplumunda kadının değişen rolüne paralel olarak erkeğin de rolündeki değişimi gerektiren bu yapı ataerkil düzen içersinde henüz tam olarak benimsenmiş değil. Dolayısıyla kadın hem iş yerinde hem de ev içerisinde yorulup, bir takım hedefler başarmaya çalışırken yeterli desteği bulamayabiliyor. Bu süreçte, yaşanan stresin yeterince sağlıklı bir şekilde ele alınamadığı koşullarda evliliklerin sarsıldığına, ilişkilerin bozulduğuna, çiftlerin giderek daha stresli ve kaygılı bir duruma geldiklerine şahit olabiliyoruz.
Neye Dikkat Etmeliyiz?
Özellikle bir bebeğin gelişi ile büyüyen aile içerisinde ebeveyn olmanın getirdiği ekstra sorumluluklar ve yükümlülükler eklenince iş hayatının yoğunluğu, ebeveynliğin ve eş olmanın getirdiği stres kadınların iş hayatı, aile hayatı ve kendi özel gereksinimleri arasında dengeyi kaybetmesine ve bundan dolayı daha fazla stres yaşamasına sebep olabiliyor. Bu durum çalışan annelerin kafalarında cevaplarını bulmakta ya da cevapları bulsalar da bunları hayata geçirmekte zorlandıkları bir takım soruları gündeme getiriyor.
Çocuğum kaç aylıkken işe başlamalıyım, ben işteyken çocuğumu kime bırakmalıyım, işe gittiğimi ona nasıl anlatmalıyım gibi bir çok soru annenin zihnini meşgul ederken, işe giderken yaşadığı suçluluk, kaygı, çaresizlik, yetersizlik gibi olumsuz duygular da işleri daha da karmaşık hale getiriyor. Aslında anne ve baba olarak diğer eşin de istekle sahiplenmesi gereken bu sıkıntılar, sadece annenin üzerine yıkıldığı gibi, ailenin büyükleri tarafından ya da bizzat eşin kendisi tarafından daha da çoğaltılabiliyor.
İşlerin giderek daha da karıştığı ve bir çözüm bulmanın iyice zorlaştığı zamanlarda özellikle evliliğin kritik yıllarında daha sağlıklı iletişim kurabilmek, çiftlerin birbirlerini dinleyip anlayabilmeleri, sorunlara birlikte çözüm üretebilmeleri açısından karşılıklı konuşmanın yetersiz kaldığı durumlarda bir aile terapistinden destek almak ilişkiyi daha sağlıklı bir hale getirecektir.